İcra dosyasında nemalanan tutarın Hazine'ye Ödenmesi
Anayasa Mahkemesi İptal Kararları & Nemanın Alacaklıya Ödenmesi
Anayasa Mahkemesince iptal edilmeden önce 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda aşağıdaki düzenlenmeler
bulunmaktaydı.
M. 36./1 “ mahkemeler hakimler; C.Savcıları ve icra iflas daireleri tarafından adlî ve idari
işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi
bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve
sair menfaatleri Devlete aittir.”
M.36/2 “ Şüyuun giderilmesi neticesinde hasıl
olan para ve tereke paraları ile kısıtlı veya gaip adına bankaya yatırılan paralar yukarıdaki
fıkra hükmünden müstesnadır.”
Anayasa mahkemesinin iptali sonrasında; Yargıtay, kesinleşmemiş kararlarda, iptal kararına uygun olarak karar vermiştir.
Yargıtay nema tutarının Hazineye irat kaydına şeklinde karar verilemeyeceğine hükmetmiştir.
Yasa Maddesi
|
Yargıtay'ın güncel kararında sıra cetveline itiraz
edilmesi halinde icra müdürlüğünce
alacaklılara ödenmeyen paranın nemalandırılması sonucu elde edilen faiz geliri varsa, Anayasa
mahkemesinin iptal kararı gereği, tutarının Hazineye irat kaydına şeklinde karar verilemeyeceğini
belirtmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2023/2343 E. , 2023/8718 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki
alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup
incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı vekilinin icra dosyasına gelen paranın paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinin kesinleşmesi
üzerine müvekkilinin payına düşecek paranın neması ile birlikte ödenmesi talebinin, 10.01.2022 tarihli
müdürlük işlemi ile kısmen kabul kısmen reddedildiğini ileri sürerek sıra cetveline konu paradan elde edilen
nemanın Hazine’ye ödenmesine dair müdürlük işleminin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince,
müdürlükçe elde edilen faiz gelirinin alacaklıya ödenmesinin yasal bir dayanağı bulunmadığından bahisle
şikayetin reddine hükmedildiği, kararın şikayetçi alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge
Adliye Mahkemesince, Harçlar Kanunu’nun 36/1. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde
olduğu belirtilerek, başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karar alacaklı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrası, “ mahkemeler hakimler; C.Savcıları ve icra
iflas daireleri tarafından adlî ve idari işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple
alınmış
olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete
aittir.”, ikinci fıkrası ise, “ Şüyuun giderilmesi neticesinde hasıl olan para ve tereke paraları ile
kısıtlı veya gaip adına bankaya yatırılan paralar yukarıdaki fıkra hükmünden müstesnadır.” hükmünü amir
iken, söz konusu iki düzenleme de, Anayasa Mahkemesinin 04.5.2023 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 05.4.2023 tarih ve 2023/48 E. - 2023/72 K. sayılı kararı ile, anayasaya aykırı
olduğu
gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Daire içtihatları, İİK’nın 140 vd. maddelerinde sıra cetveline itiraz edilmesi halinde icra müdürlüğünce
alacaklılara ödenmeyen paranın nemalandırılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ancak yine de sıra
cetveline itiraz edilmesi nedeniyle alacaklıya ödenmeyen paranın icra müdürünce banka hesabına yatırılması
sonucu elde edilen faiz geliri varsa, alacaklıya ödenmesinin yasal dayanağı olmayıp, nemalandırma sonucu
elde edilen paranın Hazineye ait olduğu yönünde iken, kararın dayanağı olan Harçlar Kanunu’nun 36.
maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali nedeniyle, oluşan bir
nema geliri varsa bunun hak sahiplerine ödeneceği yönünde görüş değişikliğine gidilmiştir.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.02.2023 tarih ve 2022/303 E. - 2023/86 K. sayılı kararında da
işaret edildiği üzere; Anayasa'nın 153. maddesinin beşinci fıkrasına göre iptal kararları geriye yürümez.
İptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin hükmün temel amacı iptal edilen Kanuna veya Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi hükmüne dayanılarak daha önce yapılan işlemlerin geçerliliklerinin korunmasını sağlamaktır.
Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11 E. - 1989/48 K. sayılı kararında da iptal kararlarının
geriye yürümezliği “Türk Anayasal
sisteminde, "Devlete güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için
iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini
göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem
için geçerli sayılması sağlanmıştır.” şeklinde açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde “Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan
temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” düzenlemesi; “Mahkemelerin bağımsızlığı”
başlıklı 138. maddesinin birinci fıkrasında “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve
hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” ve 153. maddesinin altıncı fıkrasında
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükümleri ile 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesinde ise “Hâkim,
Türk hukukunu resen uygular.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke yer alır.
Yapılan bu açıklamalara göre; somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal
kararlarının kesin hüküm hâlini almış yargı ve idare kararları saklı kalmak şartıyla geriye yürüdüğünü
kabul
etmek gerekir. İptal kararlarının geriye yürümemesi “hukuk güvenliğini sağlamak”
amacı ile konmuş olduğuna
göre, bu ilke yalnızca kesin hüküm hâllerinde ifade eder (Teziç, Erdoğan: Anayasa Hukuku (Genel
Esaslar),
23. Bası, İstanbul 2019, s. 264, 265;).
Buna göre, her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin karar tarihlerinde söz konusu kanun hükmü
iptal edilmemiş olup yürürlükte olduğundan, kararlar Dairenin eski içtihatları gereğince yerinde ise de;
şikayete konu müdürlük kararının dayanağı olan kanuni düzenlemenin,
temyiz incelemesi aşamasında, 04.5.2023
tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 05.4.2023 tarih ve 2023/48 E. - 2023/72 K. sayılı
Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi nedeniyle, verilen iptal kararının henüz kesinleşmemiş
eldeki
şikayette uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile şikayete konu müdürlük
kararındaki nema
tutarının Hazineye irat kaydına dair kısmının iptaline karar verilmesi gerektiğinden , Bölge Adliye
Mahkemesi
kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz isteminin, yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile
değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi
uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28.12.2022 tarih ve 2022/737 E. - 2022/3073 K.
sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ... 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 19.01.2022 tarih ve 2022/31 E. -
2022/48 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine 13.12.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.